Kadın; özel ve kamusal alanda bulunduğu ortama değer katan, ilişkilerin sürdürülmesinde bir nevi tutkal görevi gören ancak hak ettiği değeri pek çok toplumda göremeyen bir varlıktır. Ataerkil örüntüler, kadının toplum içinde genellikle özel alanda kalmasına neden olurken kapitalist üretim ilişkileri bunu beslemektedir. Toplumda yaygınlaşan radikal düşünce tarzları da kadının “gölge varlık” olmasına, toplumsal yaşamda yeteri kadar temsil edilmemesine ve statüsünün güçsüzleşmesine neden olmaktadır.
Cumhuriyet rejimi; cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele ve kadının insan haklarına yönelik etkili politikalar geliştirilmesi açısından önemli adımlar atılmasına vesile olmuş, kadının hukuksal, sosyal ve ekonomik pek çok hak edinmesinde önemli rol oynamıştır. Ancak yasalarla eşitlik sağlansa da fırsat eşitliğinin tam olarak sağlanamaması ve her geçen gün artan kadına yönelik şiddet olayları pek çok alanda kadınların sorunlarının devam etmesine neden olmaktadır.
Bu kitap; kadınların toplumsal yaşamda yer aldığı alanları ele almakta, "Kadın nerede?" diye sorgularken aslında kadının toplumsal yaşamın her alanında olduğuna dikkat çekmekte ve bu alanlarda kadınların yaşadıkları sorunlara odaklanmaktadır.
Cumhuriyet rejimi; cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele ve kadının insan haklarına yönelik etkili politikalar geliştirilmesi açısından önemli adımlar atılmasına vesile olmuş, kadının hukuksal, sosyal ve ekonomik pek çok hak edinmesinde önemli rol oynamıştır. Ancak yasalarla eşitlik sağlansa da fırsat eşitliğinin tam olarak sağlanamaması ve her geçen gün artan kadına yönelik şiddet olayları pek çok alanda kadınların sorunlarının devam etmesine neden olmaktadır.
Bu kitap; kadınların toplumsal yaşamda yer aldığı alanları ele almakta, "Kadın nerede?" diye sorgularken aslında kadının toplumsal yaşamın her alanında olduğuna dikkat çekmekte ve bu alanlarda kadınların yaşadıkları sorunlara odaklanmaktadır.
Tüm Yorumlar