İslam ve Batı Üzerine Bir Konuşma Timaş Yayınları
İslam ve Batı Üzerine Bir Konuşma Timaş Yayınları
120.00 TL
Satıcı: AKM KİTAP Stok (100)
%100
AKM KİTAP
Git
Kargo Fırsatı
150.00 TL ve Üzeri Siparişlere
Ücretsiz Kargo Fırsatı
İslam ve Batı Üzerine Bir Konuşma Timaş Yayınları
İslam ve Batı Üzerine Bir Konuşma Timaş Yayınları
120.00 TL
Satıcı: AKM KİTAP
Kargo Fırsatı
150.00 TL ve Üzeri Siparişlere
Ücretsiz Kargo Fırsatı
Ücretsiz Kargo Fırsatı
Listeme Ekle
Stok (100)
%100
AKM KİTAP İslam ve Batı Üzerine Bir Konuşma Timaş Yayınları
Zor anlaşılan bir düşünür olarak bilinen Derrida, bazılarının gözünde bir muamma, bazıları içinse Batı medeniyetinin son dehası idi.
Derrida’nın yapı-söküm (deconstruction) hakkında yazıp söyledikleri, siyasetten edebiyat tenkidine ve hatta mimariye kadar çok çeşitli alanlara uygulandı. Bu yüzden Derrida’nın geride bıraktığı miras, yazdığı kitapların ve yapı-söküm konusunda ileri sürdüğü görüşlerin ötesinde bir etkiye sahip. Derrida’nın bu bölgede bile titizlikle okunduğu gerçeğini göz önüne alırsak, onun etkisinin sanıldığından daha derinlere gittiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Derrida’ya göre, "Klasik Batı, Yahudi-İslam-Hıristiyan ve Yunan-Arap olduğu halde biz onun Yunan-Roma ve Yahudi-Hıristiyan geleneğine ait olduğuna inandırıldık. İbrahim’in oğulları birlikte yaşamaları gereken bir anda birbirleriyle karşı karşıya gelmek gibi bir tuzağa düştüler.”
İslam ve Batı, Derrida’nın felsefi yolculuğunda hayati önem taşımasına rağmen hep göz ardı edilen Kuzey Afrika’yı, yani onun doğduğu toprakları konu edinerek Derrida’nın politika, din ve inancın karşılıklı bağlılıkları üzerine yaptığı yorumları yepyeni bir ışık altında okuyucuya sunuyor.
Derrida’nın yapı-söküm (deconstruction) hakkında yazıp söyledikleri, siyasetten edebiyat tenkidine ve hatta mimariye kadar çok çeşitli alanlara uygulandı. Bu yüzden Derrida’nın geride bıraktığı miras, yazdığı kitapların ve yapı-söküm konusunda ileri sürdüğü görüşlerin ötesinde bir etkiye sahip. Derrida’nın bu bölgede bile titizlikle okunduğu gerçeğini göz önüne alırsak, onun etkisinin sanıldığından daha derinlere gittiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Derrida’ya göre, "Klasik Batı, Yahudi-İslam-Hıristiyan ve Yunan-Arap olduğu halde biz onun Yunan-Roma ve Yahudi-Hıristiyan geleneğine ait olduğuna inandırıldık. İbrahim’in oğulları birlikte yaşamaları gereken bir anda birbirleriyle karşı karşıya gelmek gibi bir tuzağa düştüler.”
İslam ve Batı, Derrida’nın felsefi yolculuğunda hayati önem taşımasına rağmen hep göz ardı edilen Kuzey Afrika’yı, yani onun doğduğu toprakları konu edinerek Derrida’nın politika, din ve inancın karşılıklı bağlılıkları üzerine yaptığı yorumları yepyeni bir ışık altında okuyucuya sunuyor.
Tüm Yorumlar