Bir Afrika atasözünde denildiği gibi “Müzik değişince dans da değişir”.
Kadim bir geçmişe sahip eğitim olgusu da zaman ve mekâna bağlı olarak değişmekte, Durkheim'in ifadesiyle her çağda o döneme özgü eğitim anlayışı ortaya çıkmaktadır. İnsan neredeyse her şeyi eğitim sayesinde edinebilmekte böylelikle kültür dünyasına dâhil olup bütün yönleriyle gelişebilme imkânı bulabilmektedir. Toplumsal sorunların çözümünde ve değişim sürecinde temel bir mekanizma olarak karşımıza çıkan eğitim olgusu, eğitim sosyolojisinin merkezinde yer almaktadır. Her meselenin sosyolojik bir yönü olduğu vurgusundan hareketle aslında topluma ait tüm birlikteliklerin eğitimle kesişen yolları birlikte düşünülmektedir.
Eğitim sosyolojisi, sosyoloji disiplininin uzmanlık alanlarından biridir. Sosyolojinin kendine özgü analitik perspektifini, sosyal teorilerini ve araştırma yöntemlerini kullanmak suretiyle sosyoloji disiplininin gelişimine katkıda bulunarak insan ve toplumsal yaşamı hakkında eleştirel düşünmemizi ve eğitimdeki sosyolojik sorunlarla ilgili sorular sormaya devam etmemizi sağlar. Her türden eğitim anlayışı öncelikle şu sorulara cevap vermekle işe başlar: Eğitim nedir? Niçin eğitiyoruz? Nerede eğitiriz? Neyi bilmemiz gerekiyor? Kimi eğitiriz? Nasıl eğitiriz? Her dönemde bu sorulara verilecek cevaplar değişmekle birlikte toplumsal sorunlar, eğitim yoluyla çözülür mü? Toplumların sürdürülebilirliğinde eğitimden nasıl yararlanılır? Toplumun amaçlarının gerçekleştirilmesinde eğitimden nasıl yararlanılır? İstenilen durum ve davranışlar, eğitim yoluyla nasıl sürdürülebilir? Eğitimin içeriğini oluşturan düşüncenin, değerlerin ve politikaların toplumsal kaynakları nelerdir? Eğitimin bireysel ve toplumsal değişime etkileri nelerdir? Dijital dönüşüm ve yapay zekânın eğitime etkileri nelerdir? Bu ve bunun gibi sorulara makro ya da mikro boyutta çalışmalar yapmak suretiyle elde edilen verilerden hareketle cevap verilebilmektedir.
Kavramsal ve kuramsal zeminde eğitim ve toplum olgusunu farklı sosyolojik perspektiften ele alan bu kitap; toplum ve eğitimin birlikteliğini felsefi, tarihi ve sosyal zeminde anlamlandırmaya ve açıklamaya çalışmaktadır. Kitapta; eğitim olgusunu biçimlendiren önemli felsefi sistemler, kuramlar ve bu eğitim kuramlarını temsil eden belli başlı düşünürler düşünceleri, kuramları ve bu kuramları temellendiren ilkeleri ile birlikte ele alınmakta; farklı kuramsal yaklaşımlar ışığında eğitimin odağındaki konular ve çalışma alanları gözler önüne serilmektedir. Eğitim sosyolojisinin, dünyada ve Türkiye'de ortaya çıkış süreci ve gelişimi aktarılarak öncü düşünürlerin görüşlerine yer verilmektedir. Son olarak PISA sonuçlarından hareketle öne çıkan ülke eğitim sistemlerinin genel özellikleri okuyucuya sunulmaktadır.
Kadim bir geçmişe sahip eğitim olgusu da zaman ve mekâna bağlı olarak değişmekte, Durkheim'in ifadesiyle her çağda o döneme özgü eğitim anlayışı ortaya çıkmaktadır. İnsan neredeyse her şeyi eğitim sayesinde edinebilmekte böylelikle kültür dünyasına dâhil olup bütün yönleriyle gelişebilme imkânı bulabilmektedir. Toplumsal sorunların çözümünde ve değişim sürecinde temel bir mekanizma olarak karşımıza çıkan eğitim olgusu, eğitim sosyolojisinin merkezinde yer almaktadır. Her meselenin sosyolojik bir yönü olduğu vurgusundan hareketle aslında topluma ait tüm birlikteliklerin eğitimle kesişen yolları birlikte düşünülmektedir.
Eğitim sosyolojisi, sosyoloji disiplininin uzmanlık alanlarından biridir. Sosyolojinin kendine özgü analitik perspektifini, sosyal teorilerini ve araştırma yöntemlerini kullanmak suretiyle sosyoloji disiplininin gelişimine katkıda bulunarak insan ve toplumsal yaşamı hakkında eleştirel düşünmemizi ve eğitimdeki sosyolojik sorunlarla ilgili sorular sormaya devam etmemizi sağlar. Her türden eğitim anlayışı öncelikle şu sorulara cevap vermekle işe başlar: Eğitim nedir? Niçin eğitiyoruz? Nerede eğitiriz? Neyi bilmemiz gerekiyor? Kimi eğitiriz? Nasıl eğitiriz? Her dönemde bu sorulara verilecek cevaplar değişmekle birlikte toplumsal sorunlar, eğitim yoluyla çözülür mü? Toplumların sürdürülebilirliğinde eğitimden nasıl yararlanılır? Toplumun amaçlarının gerçekleştirilmesinde eğitimden nasıl yararlanılır? İstenilen durum ve davranışlar, eğitim yoluyla nasıl sürdürülebilir? Eğitimin içeriğini oluşturan düşüncenin, değerlerin ve politikaların toplumsal kaynakları nelerdir? Eğitimin bireysel ve toplumsal değişime etkileri nelerdir? Dijital dönüşüm ve yapay zekânın eğitime etkileri nelerdir? Bu ve bunun gibi sorulara makro ya da mikro boyutta çalışmalar yapmak suretiyle elde edilen verilerden hareketle cevap verilebilmektedir.
Kavramsal ve kuramsal zeminde eğitim ve toplum olgusunu farklı sosyolojik perspektiften ele alan bu kitap; toplum ve eğitimin birlikteliğini felsefi, tarihi ve sosyal zeminde anlamlandırmaya ve açıklamaya çalışmaktadır. Kitapta; eğitim olgusunu biçimlendiren önemli felsefi sistemler, kuramlar ve bu eğitim kuramlarını temsil eden belli başlı düşünürler düşünceleri, kuramları ve bu kuramları temellendiren ilkeleri ile birlikte ele alınmakta; farklı kuramsal yaklaşımlar ışığında eğitimin odağındaki konular ve çalışma alanları gözler önüne serilmektedir. Eğitim sosyolojisinin, dünyada ve Türkiye'de ortaya çıkış süreci ve gelişimi aktarılarak öncü düşünürlerin görüşlerine yer verilmektedir. Son olarak PISA sonuçlarından hareketle öne çıkan ülke eğitim sistemlerinin genel özellikleri okuyucuya sunulmaktadır.
Tüm Yorumlar