AKADEMİK AKLIN ÖZ YİTİMİ VE ÜNİVERSİTELER - Akademik-Us Yazıları
AKADEMİK AKLIN ÖZ YİTİMİ VE ÜNİVERSİTELER - Akademik-Us Yazıları
186.50 TL
Satıcı: Süper Kitap Stok (1)
%100
Süper Kitap
Git
Ücretsiz Kargo
AKADEMİK AKLIN ÖZ YİTİMİ VE ÜNİVERSİTELER - Akademik-Us Yazıları
AKADEMİK AKLIN ÖZ YİTİMİ VE ÜNİVERSİTELER - Akademik-Us Yazıları
186.50 TL
Satıcı: Süper Kitap
Kargo Fırsatı
150.00 TL ve Üzeri Siparişlere
Ücretsiz Kargo Fırsatı
Ücretsiz Kargo Fırsatı
Listeme Ekle
Stok (1)
%100
Süper Kitap Modern üniversitelerin kurumsal bünyesi, bizatihi bilginin değerini inkâr eden kolektif bir bilince dönüşme tehlikesi taşımaktadır. Üniversitelerin, bilginin değer ile olan otantik ilişkisini yadsıyan bir tutum geliştirme yönlü kurumsal yapılanması, anti-sosyal ve anti-entelektüalist akademi kültürünü benimsemesi, özüne yabancılaşmış bir akademik habitus üretmiştir. 'Akademik Entelektüalizm'in yadsındığı yozlaşma ve yabancılaşma süreci, üniversitelerin özgün ve yaratıcı fikrî üretimine ket vurmaktadır.
Akademi dünyamız, kendinden menkul bir değer ve içe kapalı bir bilgi/bilim evreninde devinmektedir. Akademi, kurumsal örgütlenmesi içerisinde üretilmiş statüler, sınıfsal aidiyetler, içkin ideolojik eğilimler ve hiyerarşiler üzerinden yapılandırılmıştır. Kendisini sorgulamaya kapalı tutan 'bilimsellik' ve 'doğruluk' iddiaları, bütün bu yapısal bütünlük içerisinde kendisini gizleme imkânına kavuşmaktadır. Söz konusu seçkin ve kapalı kurumsal örgütlenme, bizatihi kendisini eleştirel akademik aklın üretkenliğine kapatmaktadır.
Bugün üniversitelerin 'Akademik Aklı'nın belirli pragmatik politik perspektifler üzerinden 'yüksek-öğretimsel disiplin' altına sokulması sorunu ile karşı karşıyayız. Üniversitelerin tözsel değerini ifade eden akademik özün yitimine tanıklık ediyoruz. Kuşkusuz bu tözsel değer ancak özerklik -akademik aklın kendisini kendi özgül dinamikleri üzerinden üretebilme yetkesi- üzerinden kendisini muhafaza edebilir, dinamik biçimde üretebilir ve varlığını sürdürebilir.
Giderek atomize olan disipliner alanlar ve çeşitlenen/çoğalan uzmanlıklar, akademiyi tümelin bilgisine yabancılaştırmıştır. İhtisaslaşmayı fetişleştiren bu akademi düzeninde, her bir disipliner alan bir 'bilim' tapınağına dönüşmüştür. Deyim
yerindeyse tapınak muhafızlığı yapan 'bilim' şövalyelerinin rutinleşen ayinleri, fikrî çoraklığın akademik topografyayı tümüyle sarmasına yol açmıştır. Öz-doku yıkımına yol açan bu düşünsel sığlaşma ve çoraklığın sebepleri üzerine teemmül edebilmek için öncelikle muhafazakâr muhafızlığın korunaklı statüsel alanlarından feragat edebilme cesaretini göstermek icap etmektedir. Felsefesizleştikçe sığlaşan akademi dünyamızın eleştirel entelektüel yoksunluğu üzerine yapılacak her fikrî mesai değerlidir.
Akademi dünyamız, kendinden menkul bir değer ve içe kapalı bir bilgi/bilim evreninde devinmektedir. Akademi, kurumsal örgütlenmesi içerisinde üretilmiş statüler, sınıfsal aidiyetler, içkin ideolojik eğilimler ve hiyerarşiler üzerinden yapılandırılmıştır. Kendisini sorgulamaya kapalı tutan 'bilimsellik' ve 'doğruluk' iddiaları, bütün bu yapısal bütünlük içerisinde kendisini gizleme imkânına kavuşmaktadır. Söz konusu seçkin ve kapalı kurumsal örgütlenme, bizatihi kendisini eleştirel akademik aklın üretkenliğine kapatmaktadır.
Bugün üniversitelerin 'Akademik Aklı'nın belirli pragmatik politik perspektifler üzerinden 'yüksek-öğretimsel disiplin' altına sokulması sorunu ile karşı karşıyayız. Üniversitelerin tözsel değerini ifade eden akademik özün yitimine tanıklık ediyoruz. Kuşkusuz bu tözsel değer ancak özerklik -akademik aklın kendisini kendi özgül dinamikleri üzerinden üretebilme yetkesi- üzerinden kendisini muhafaza edebilir, dinamik biçimde üretebilir ve varlığını sürdürebilir.
Giderek atomize olan disipliner alanlar ve çeşitlenen/çoğalan uzmanlıklar, akademiyi tümelin bilgisine yabancılaştırmıştır. İhtisaslaşmayı fetişleştiren bu akademi düzeninde, her bir disipliner alan bir 'bilim' tapınağına dönüşmüştür. Deyim
yerindeyse tapınak muhafızlığı yapan 'bilim' şövalyelerinin rutinleşen ayinleri, fikrî çoraklığın akademik topografyayı tümüyle sarmasına yol açmıştır. Öz-doku yıkımına yol açan bu düşünsel sığlaşma ve çoraklığın sebepleri üzerine teemmül edebilmek için öncelikle muhafazakâr muhafızlığın korunaklı statüsel alanlarından feragat edebilme cesaretini göstermek icap etmektedir. Felsefesizleştikçe sığlaşan akademi dünyamızın eleştirel entelektüel yoksunluğu üzerine yapılacak her fikrî mesai değerlidir.
Tüm Yorumlar